10-24-2012, 12:14 AM
İslam'da ibadetler çok çeşitlidir ve dindeki durumları farklıdır. İslam'da kişi, yaptığı her ibadetle sevap kazanırken şart olmasına rağmen yapmadığı ibadetlerle günaha girer[54]. Kur'an'da inananların yapması emredilen eylemler farz hükmündedir. İslam'a göre İslam dinin tanrısını kabul etmemenin cezası ölümdür.
Kulluğun İslam akidesinin bir parçasını teşkil edip etmediği tartışılmıştır. Maturidiyye ve Eş'ariyye mezheplerine göre ibadet, imanın ve dolayısıyla akidenin bir parçası değildir; kişinin ibadetlerini aksatması veya ibadet etmemesi onu dinden çıkarmaz[55]. Bununla birlikte kişinin bağlılığının azalabileceği ve imanının daha zayıflayacağı (korumasız bir hâle geleceği) benzeri fikirler de sık sık öne sürülür[56]. Selefiyye, Hariciyye, Mutezile, Zeydiyye gibi mezheplere göre ibadet, imanın bir parçasıdır[57][58]. Buradan hareketle ibadetin seviyesine göre kişinin imanının artıp azalabileceği fikri de ortaya atılmıştır ve bu mezhepler imanın artıp eksilebileceğini ileri sürmüşlerdir[59][60]. Kur'an'da ibadetin imanın bir parçası olduğuna dair bariz bir ifade yoktur; bununla birlikte ibadeti imanın bir parçası sayan âlimler ve mezhepler çeşitli ayet (örneğin Nisa Suresi 93. ayet gibi) ve hadisleri farklı şekillerde yorumlayarak ibadetin imanın bir parçası olduğu fikrini savunmuşlardır[61]. İbadetin imanın bir parçası olmadığını savunan âlimler ve mezhepler, Kur'an'da geçen Müslüman (İslam'a giren) ve Mü'min (İslam dinine inanan) ayrımına dikkat çekmişlerdir[62]; Hucurat suresi 14. ayeti gibi:
" Bedeviler: 'İman ettik.' dediler. De ki: 'Siz henüz iman etmediniz, fakat henüz iman kalplerinizin içine girmemiş olduğu hâlde 'İslam'a girdik' deyin. Eğer Allah'a ve peygamberine itaat ederseniz, size amellerinizden hiçbir şey eksiklemez; çünkü Allah çok bağışlayıcıdır, merhamet edendir.'
Kulluğun İslam akidesinin bir parçasını teşkil edip etmediği tartışılmıştır. Maturidiyye ve Eş'ariyye mezheplerine göre ibadet, imanın ve dolayısıyla akidenin bir parçası değildir; kişinin ibadetlerini aksatması veya ibadet etmemesi onu dinden çıkarmaz[55]. Bununla birlikte kişinin bağlılığının azalabileceği ve imanının daha zayıflayacağı (korumasız bir hâle geleceği) benzeri fikirler de sık sık öne sürülür[56]. Selefiyye, Hariciyye, Mutezile, Zeydiyye gibi mezheplere göre ibadet, imanın bir parçasıdır[57][58]. Buradan hareketle ibadetin seviyesine göre kişinin imanının artıp azalabileceği fikri de ortaya atılmıştır ve bu mezhepler imanın artıp eksilebileceğini ileri sürmüşlerdir[59][60]. Kur'an'da ibadetin imanın bir parçası olduğuna dair bariz bir ifade yoktur; bununla birlikte ibadeti imanın bir parçası sayan âlimler ve mezhepler çeşitli ayet (örneğin Nisa Suresi 93. ayet gibi) ve hadisleri farklı şekillerde yorumlayarak ibadetin imanın bir parçası olduğu fikrini savunmuşlardır[61]. İbadetin imanın bir parçası olmadığını savunan âlimler ve mezhepler, Kur'an'da geçen Müslüman (İslam'a giren) ve Mü'min (İslam dinine inanan) ayrımına dikkat çekmişlerdir[62]; Hucurat suresi 14. ayeti gibi:
" Bedeviler: 'İman ettik.' dediler. De ki: 'Siz henüz iman etmediniz, fakat henüz iman kalplerinizin içine girmemiş olduğu hâlde 'İslam'a girdik' deyin. Eğer Allah'a ve peygamberine itaat ederseniz, size amellerinizden hiçbir şey eksiklemez; çünkü Allah çok bağışlayıcıdır, merhamet edendir.'